İyi Beslen İyi Hisset...



Blog

CLASSIC LIST

19/Ara/2022

Yüksek ve orta gelirli ülkelerde yapılan birçok araştırma gösteriyor ki; ultra işlenmiş gıdaların tüketiminin tüm nedenlere bağlı ölüm riskinin daha yüksek olmasına ve obezite, kardiyovasküler hastalık, kanser gibi kötü hastalıkların gelişmesine neden olur.
Bu gıdalar küresel ekonomi ve uluslararası ticaret anlaşmalarındaki değişikliklerle birlikte geleneksel beslenmemizde her daim bulundurduğumuz yiyeceklerin yerini alarak soframızda bulunmasını normalleştirdiğimiz besinlerdir. Bu besinler genellikle şeker, yağ ve tuz bakımından yüksektir ve ayrıca gıda ürünlerini aşırı lezzetli ve tüketiciler için çekici hale getirmek amacıyla başka endüstriyel bileşen ve katkı maddesi içerir.

Fast-Food Burger

Kalp krizi geçirme riskini arttırdığı gibi vücutta besin ve vitamin eksikliğine yol açar, yüksek tansiyon ve tip 2 diyabet hastalıklarını da beraberinde getirir.

Cips-Akrilamid, Monosodyum Glutamat

120 derecenin üzerinde pişirildiğinde akrilamidin geliştiği yiyecekler arasında patates cipsi, patates kızartması yer almaktadır. Birçok çalışmada canlı üzerinde kansorajen madde üretiminde birinci sırada yer almaktadır. Kanserojen madde üretiminin yanı sıra cilt kolajeninde azalmaya sebep olabileceği de bir gerçek.

Margarin Potasyum Sorbat, Trans yağ, Soya yağı, Gıda boyası

DSÖ her yıl trans yağ alımının 500.000’DEN fazla insanın kardiyovasküler hastalıklardan ölümüne yol açtığı tahmin etmektedir. Trans yağiçeriği endüstride yer alan margarin ve ghee gibi katılaştırılmış bitkisel yağlarda bulunur.

Şekerli Kahvaltılık Gevrek – İşlenmiş Karbonhidrat ve Şeker

Güne yüksek şekerli kahvaltılık gevreklerle başlamak kan şekeri ve insülin salgılanmasını yükseltecektir. Ve birkaç saat sonra hızlı bir şekilde kan şekeriniz düşecek buna bağlı olarak tekrar karbonhidrat yemek isteği oluşacaktır. Bununla birlikte bitmeyen aşırı yeme döngüsü oluşacaktır.

Konserve Çorba/Hazır Çorba – Monosodyum Glutamat

Hazır çoralardaki fazla tuz oranı en önemli sıkıntı. Bunun dışında vücutta bağımlılık etkisi olan ve çin tuzu olarak bilinen monosodyum glutamat içerir. Sodyum oranının bu kadar yüksek olması kalp sıkıntılarını beraberinde getirir.

Bulyon-Monosodyum Glutamat

Monosodyum glutamat lezzet arttırıcı bir ürün olarak besinlere eklenir. Alzheimer, parkinson, huntington hastalıkları, sara (epilepsi) hastalıklarına, göz retina tabakası hasarları, yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite, büyüme hormonu baskılanması, pankreas hasarı, insülinde artış ve buna bağlı olarak diyabet, böbrek ve karaciğerde tahribata kadar yol açabiliyor. Sinir sistemi bozukluğu yanı sıra vücuttaki yağ birikiminin en önemli nedeni

İşlenmiş Et- Nitrat, Aşırı Tuz

DSÖ raporuna göre sosis, pastırma, sucuk gibi işlenmiş etlerin günde 50 gram üstü yenmesi kalın bağırsak kanseri riskini % 18 artırıyor. Kırmızın etin ömrünü uzatmak, tadını değiştirmek veya yenilmesini pratik hale getirmek gibi amaçlarla üretilen ürünlerin tüketimi için nitrat ve tuz oranı yüksek olanları asla yenmemeli.

Süt tozu- Melamin

Süt tozunun en yaygın kullanım alanları acı kahve içemeyenlerin kahvelerini tatlandırma hatta kahve kreması üretimidir. Bunun dışında hazır çorbalar gibi ürünlerin üretiminde de kullanıyor. Şeker hastalığına yol açması dışında süt tozunun içerisinde bulunan melamin vücutta karaciğer yağlanması ve kanserojen madde üretimi gibi zararlı etkiler bırakıyor.

Hayatımızdan uzak tutmakta zorlandığımız bu besinler daha fazla çoğaltılabileceğini söyleyebilirim. Bu ürünlerin yerine lezzet konusunda ödün vermeden daha sağlıklı seçenekler konulabilir.


09/Ara/2022

Bireyin sağlığını ve iyilik halini bütün yanları ile geliştiren, çevresel baskısı ve etkisi çok az düzeyde olan, ulaşılabilirliği yüksek, uygun maliyetli, güvenilir, kültürel açıdan uygun ve eşitlikçi diyet programlarına ’sürdürülebilir beslenme programları’ denir. Kısaca, FAO tarafından besleyici, güvenli, sağlıklı, ekosistemi koruyucu, ulaşılabilir, adil, ekonomik olarak erişilebilir, doğal kaynaklı yaşam biçimi olarak tanımlamıştır.

Sürdürülebilirliğin yanı sıra ekonomik ve sosyoekonomik açıdan uygunluk ve devamlılık sağlaması, tarıma ve beslenme güvenliğine katkı sağlaması gereklidir. 

Hedef olarak; bireylerin tümünün gelişiminin en uygun seviyede olması, malnutrisyon gelişmesinin önlenmesi, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korunmasını desteklemek belirlenmiştir. 

Sürdürülebilir Beslenme Modellerine örnek olarak Akdeniz Diyeti ve Yeni İskandinav Diyeti gösterilebilir. Her iki diyetin bitkisel kaynaklı olması ortak özelliği iken aralarındaki en belirgin fark kullanılan yağdır. Akdeniz tipi diyette zeytinyağı kullanılırken, İskandinav diyetinde kanola yağı kullanılır.

Nüfus ve gıda israfının artış hızı, şimdiki ve gelecekteki nesiller için mevcut beslenmenin devamının ve besin ögesi ihtiyaçlarının karşılanmasının risk altında olduğunu gösteriyor. Ve bu tehditlerin ortadan kaldırılması için bireylerin besin tercihlerini değiştirmeleri amacıyla birçok çalışma yürütülüyor.

“Sürdürülebilir Gıda Geleceği için Beslenme Şeklini Değiştirmek” raporuna göre; tüketicilerin beslenme seçimlerindeki küçük değişimler, çevre problemlerinin azalması ve tarımsal kaynak kullanımı gibi büyük etkiler oluşturabilir.

 

Sürdürülebilir beslenme ilkeleri;

  • Yeterli ve dengeli beslenin.
  • Hayvansal kaynaklı proteinlerin (yumurta, et, süt) yerine bitkisel protein kaynaklarını tercih edin.
  • Günde en az 5 porsiyon sebze meyve tüketmeye özen gösterin.
  • Şeker, yağ, tuz içren gıdaların tüketimine dikkat edin.
  • Baklagillerin, tam tahılların, fındık, ceviz veya badem gibi yağlı tohumların tüketimini arttırın.
  • Sürdürülebilir balıkçılık ile avlanmış (sezonunda avlanmış, avlanma riski olmayan) balıkları tercih edin.
  • Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketin.
  • Ambalaj, poşet, plastik kullanımını azaltın, tekrar tekrar kullanılabilen çevreye zarar vermeyen geri dönüştürülebilir ürünler tercih edin. 
  • Kırmızı et, işlenmiş et ürünleri ve hayvansal kaynaklı yağ tüketimini azaltın.
  • Sağlıklı bir yaşam sürmek içinde, ideal kiloya inin
  • Beslenme alışkanlıklarınız sürdürülebilir olsun.
  • Besin israfı yapmayın. Besin sularını veya sap, yaprak kısımlarını değerlendirin.

Yapılması gerekenler;

  • Diyet psikolojisinden çıkın. 
  • Kendi sağlığınız, hayatınız için bir şeyler yaptığınızı düşünün.
  • Beslenme programınız açlık hissi oluşturmamalı. Fakat yemek için değil yaşamak için öğünlerinizi ayarlayın
  • Diyette yasak olmaz, önemli olan ne kadar tüketildiği ve ne sıklıkla tüketildiğidir.
  • Beslenme günlüğü tutmak, tüketiminizi kontrol altına almanıza yardımcı olur.
  • Yerel besinleri tüketmeye ve yerli üreticilerden alışveriş yapmaya özen gösterin. Satın aldığınız besinleri doğru koşullarda saklayın.

 


29/Kas/2022

Gıdanın besleyici değerini koruyarak raf ömrünü uzatmak amaçlı kullanılan maddelerin tümünü Gıda Katkı Maddeleri başlığı altında toplamak mümkün.

Günümüzde 8000’in üzerinde gıda katkı maddesi bulunur. Ve bu maddeleri denetleyerek üzerinde araştırma yapacak bazı kuruluşlar bulunmaktadır. (CAC, CCFA, JECFA) En bilinenlerden biri JECFA. Dünya Sağlık örgütü(DSÖ) ve Gıda Tarım Örgütü(FAO) birlikte gıdalarla ilgili komisyon (CAC) oluşturdu. Ve bu kuruluşun alt komitesi Birleşik Gıda Katkı Uzman Komitesi (JECFA),  katkı maddelerinin insan üzerindeki etkilerinin ve kullanım sınırlaması ile ilgili raporlar hazırlamaktadır. Çeşitli ülkelerde bu raporları göz önünde tutarak kendi listelerini oluşturmaktadır. 

Ve bahsi geçen kuruluşlarca Günlük Alım Dozu(ADI) belirlenir.

Ülkemizde de Türk gıda Kodeksi tarafından 335 gıda katkı maddesine izin verilmiştir.

En Bilindik İsimler Nelerdir?

Aslında içerik okuyan birçok tüketici birçoğunun ismini defalarca görmüştür. Amaçları doğrultusunda ve kodlamaya uygun olarak incelendiğinde birkaç alt başlıkta toplanabilir.

Renklendirici olarak kullanılan;  eritrosit, paso 4R, indigotin.

Bozulmayı önleme amacıyla koruyucu olarak kullanılan; asetik asit, paraben, asetatlar, nitrat, nitrat, sülfit, amilaz, pektinaz, glukoz oksidaz, intervaz, katalaz, propiyonik asit, benzoik asit

Oksitlenmeyi önleyerek acılaşmaya engel olan antioksidanlar;tokoferol, askorbik asit, BHA,BCT, gallat

Homojen bir görünüm için emülsifiyerler; lesitin, monogliserit, digliserit, na-prifosfat

Tat ve koku vericiler;monosodyum glutamat, aspartam, asesulfam k, sorbitol, sakkarin

Asit-baz dengesi için Ph ayarlayıcılar ve geniş amaçlı kullanılanlarda mevcut.

 

Hangi durumlarda zararları vardır?

Birçok çalışma gıda katkı maddelerin vücut üzerindeki olumsuz sonuçlarını ortaya koymuştur.

Özellikle vücuttaki zararlı etkilerini gözlemlemek için , kullanılabilir gıda katkı maddeleri listesinde yer almaması,  belirlenen limitlerin üzerinde kullanılması, 

teknolojisine uygun kullanılmaması gerekir.

En çok dikkat edilmesi ve korkulması gerekenler?

Gıda katkı maddelerinde en çok görülen semptomlar, kronik ürtiker, anjio ödemdir. Bunları takiben; atomik egzama, kızarıklık, hipotansiyon, karın ağrısı, diyara, astım reaksiyonları gibi rahatsızlıklarda oluşturur. Ve bu rahatsızlıkların oluşumuna neden olan gıda katkı maddelerinin en çok gazlı içecek ve çikolatada bulunduğu tespit edilmiştir.

Bunun dışında bazı gıda katkı maddelerininde sizler için bilgisini aktaralım.

Lezzet arttırıcı olarak kullanılan GLUTAMİK ASİT;  nörotoksik madde olarak tanımlandığı makaleler vardır ve beyin hasarı oluşumuna sebep olur. Göğüs ağrısı, uyuşukluk gibi etkileride kanıtlanmıştır.

Hazır jöle, şekerleme, karides konservesi, hazır kek, kurabiye gibi gıdalarda renklendirici olarak kullanılan TARTRAZİN; özellikle çocukları hedef alıyor ve çocukluk hiperaktivitisine neden oluyor.

Yapay tatlandırıcı olarak neredeyse elimize her aldığımız gıdada bulunan MONOSODYUM GLUTAMAT ve ASPARTAM tatlandırmanın dışında aslında vücutta bağımlılık etkisi yapıyor. Migren ataklarındada etkisi çok büyük. Boyun ve baş ağrısı, çarpıntı ve kan insülin düzeyinde artış gibi etkileri vardır.

Bakteri oluşumunu önlemek amacıyla özellikle NİTRİT ve NİTRAT; vücutta kansorejen hücre oluşumunu destekler ve hızlandırır.

Cips, hazır köfte, hazır sos, sucuk, salam, sosis gibi gıdalarda sıkça kullanılan SODYUM BENZOAT ve POTASYUM BENZOAT; genotoksik etkileri sebebi ile DNA hasarına yol açıyor.

 

Gıda katkı maddesi içermeyen besinlerle beslenme hayli zorlaştı. Önüne geçemediğimiz bu durumu en az zararla atlatmak için birinci aşama bilinçli tüketici yetiştirmek olabilir.

 


19/Kas/2022

Herkesin beslenme ile ilgili iyi kötü bir fikri var. Yaygın olarak birbirini takip eden bu fikirler insanların diyet listelerinde de yanlış değişiklikler yapmalarına sebep oluyor. Aslında kendi başınıza, diyetisyeninizden destek almadan yaptığınız diyetlerde doğru bildiğiniz ama hata olan birçok uygulamalar var. Onlardan birkaçı aşağıdaki gibi;

Öğün Atlamak

Öğün atlamak vücudun çok uzun süre aç kalmasına sebep olarak kan şekerini düşürür. Kan şekerinin düşmesi ile birlikte gereğinden fazla basit karbonhidrat yeme ihtiyacınız doğar ve karbonhidrat tüketimi ile birlikte kan şekeriniz hızla yükselir ve vücut insülin salgılanması ile birlikte kısır döngüye girer. Öğünlerinizi atlamanız bir sonraki öğünde çok yemenize de sebep olur. Bu durumu daha kötüye götürür.

Yemeniz Gereken Porsiyondan Az Yemek 

Vücuda bazal metabolizmanızın altında enerji verirseniz vücudunuz gerektiği gibi çalışmaz ve adipoz dokuda azalma görülmez. Vücudun yağ yakması için yeterli kalori alımı gerekmektedir.

Yemek Sırasında Su İçmek

Günlük tüketmeniz gereken su ihtiyacını karşılamak için mümkün olduğu her anda su içmek istiyorsunuz. Ve de daha az yiyebilmek için yemek esnasında su içiyorsunuz. Aslında bu midenin fazla genişlemesine sebep olur. Ve daha fazla besinle doyum noktasına ulaşırsınız.

Bilinçsizce İlaç veya Çay Kullanmak

Biranda mucizeler gerçekleşmesini beklediğiniz zamanlarda çözümü içiriğini bile bilmediğiniz çayları ve ilaçları tüketmek karaciğer ve böbreklerinize zarar verebilir. İçeriği diyetisyeniniz ya da doktorunuz tarafından onaylanmayan ilaçları kullanmamalısınız.

Light Ürün İse İstediğim Kadar Yiyebilirim İnancı

Light ürünlerinde belli bir kalorisi vardır. Hatta bazı ürünlerde şeker içermediği halde karbonhidrat oranı fazla olur. İçeriği ne olursa olsun gereğinden fazla tüketilen her besin vücutta yağ olarak depolanır.

Diyette Yağı Kesmek

Vücudun hormonal yapısı için yağlar önemli bir besin ögesidir. A, D,E VE K vitaminleri yağda çözünen vitaminler olduğundan yağ tüketiminin eksikliğinde vücutta bu vitaminlerin eksikliği de oluşur. Ve bu durumda vücutta komplikasyonlar görülür.

Ekmeği Keserek Zayıflayacağına İnanmak

Birçok çalışma ekmeği diyetten çıkaran bireylerin amacına ulaşma konusunda daha başarısız olduğunu göstermiştir. Tam tahıllı, kompleks karbonhidratlı besinler tüketmek daha doyurucu ve uzun süre tok tutucudur. Bu nedenle tamamen ekmeği çıkarmak yanlış bir yaklaşım olacaktır.

Doğrularınızı gözden geçirerek kendinize farklı bir yol çizmenizi öneririm. Böylelikle daha sağlıklı ve düzenli bir beslenme programı ile dilediğiniz kiloya ulaşabilirsiniz.

 


21/Eki/2022

Bireyin harika sonuçlar aldığı diyet listelerini bir başkası uyguladığında sonuç alamayabilir. İşte bu sebeple beslenmenin kişinin temel ihtiyaçlarına göre hazırlanmasına önem veriyoruz.

Son günlerde kişisel ihtiyaçlara göre beslenme bireyler tarafından fazlasıyla önemseniyor. Kişisel beslenme konusunda yardım için de işin uzmanına gitmek en doğrusu. 

Kişisel beslenme danışmanlığı fazla kilolarından kurtulmak isteyen bireylerin zayıflamak için oluşturulan programların yanı sıra daha farklı durumlarda içerir. Çok zayıf olduğu için kilo almak isteyen bireyler, hamilelik döneminde sağlıklı beslenmek isteyen gebeler, menopoz dönemini sorunsuz atlatmak isteyen bayanlar ya da performanslarını arttırmak isteyen sporcular için de ayrı bir kişisel beslenme danışmanlığı verilir.

Diyet ve beslenme programlarının kişiye özgü hazırlanmasının birçok nedeni var. Her birey kendi içinde farklı bir yaratılışa sahiptir. Bu nedenle günlük enerji miktarı ve besin ihtiyacı konusunda da farklılıklar gösterir. 

Beslenme programı oluşturulurken cinsiyet, yaş, kişide var olan hastalıklar, kullanılan ilaçlar, vücut ağırlığı, çalışma ortamı, beslenme alışkanlıkları gibi değişken faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. 

Beslenme ve diyet programları bu değişkenler dikkate alınmadan hazırlanırsa maalesef kişi istediği sonuca ulaşamayabilir, sağlık durumu daha kötüye gidebilir. 

Diyabet, kalp damar, sindirim sistemi hastalıkları, tansiyon, böbrek, karaciğer hastaları ya da psikolojik rahatsızlık durumları olan bireylerin daha dikkatli ve sağlıklı beslenmesi şarttır. Bu konuda daha farklı bir hassasiyet gösterilmesi gerekir. 

 

Program oluşturma süreci nasıl olur?

Diyet listeleri oluşturulmadan önce bireyi tanımak çok önemlidir.  Bireyin iş yerinde bir gününün nasıl geçtiği, sosyal yaşantısı, akşam kaçta uyuyup sabah kaçta kalktığı gibi tüm detaylara dikkat edilir.Diyet Programı

Kanın şeker düzeyi, kolesterol, karaciğer enzimleri, B12 ve demir değerleri incelenip beslenme programında çıkarılıp ve eklenmesi gereken besinler karar verilir.

Daha sonra klinikte bulunan BIA cihazında yapılan analiz incelemesi yapılır. Çıkan kilo, yağ oranı, ödem, bazal metabolizma hızı, kas oranı gibi etkenler belirlenir. Ve tüketilecek besinler, porsiyon ölçüleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler verilerek diyet listesi oluşturulur.

Diyet listesinin yanı sıra bence en önemli detay bir sonraki görüşmeye kadar sürekli iletişim halinde ve takipte kalıyor olunmasıdır. Program sürecimizin içerisinde  kişinin yıprandığını hissettiği anda motivasyon görüşmesi yapabileceği, doğru porsiyona karar vermesi ya da aklına takılan herhangi bir sorunun giderilmesi için whatsapp iletişimi olmalıdır.

Son olarak; 

Kişiye özel hazırlanan beslenme programı bireyin yaşam şekli ve değerlerine göre hazırlanmıştır.  Sosyal çevre, ekonomik durum, kullanılan ilaçlardan bireysel enerjimiz kadar birçok şey süreci etkiler. Bu nedenle bir başkasının listesine değil kendi listenize uymaya özen gösterin.

 

Diyetisyen Hilal Genç


İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden 2019 yılında mezun oldum.

Mezuniyet sonrası bulunduğum hastane bünyesinde polikliniğe gelen hastaların tedavisi ile bir çok hastalık üzerine çalıştım. Meslek hayatım boyunca 550’den fazla danışanımla eğlenceli süreçler geçirerek başarılı sonuçlar aldık.

Diyetisyen olarak amacım; danışanlarımın hayatlarını kısıtlamadan sağlıklı beslenmeyi hayatlarına entegre ederek kişisel programları ile sürdürülebilir bir yaşam oluşturmak. Bu süreçte yapacağımız çok fazla alternatifimiz var.
Gelin bu yolda birlikte yürüyelim. İstanbul- Bayrampaşadaki ofisime sizleri bekliyorum.

Copyright by Hilal Genç 2022

Open chat
Scan the code
Merhaba